باب: ما
يتخير من
الدعاء بعد
التشهد وليس
بواجب.
150. Teşehhüd'den Sonra Okunması Kulun Tercihine Bırakılmış
Dualar, Bu Duaları Okumak Farz Değildir
حدثنا
مسدد قال:
حدثنا يحيى،
عن الأعمش:
حدثني شقيق،
عن عبد الله
قال: كنا
إذا كنا مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم في صلاة،
قلنا: السلام
على الله من
عباده،
السلام على
فلان وفلان،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم:
(لاتقولوا
السلام على
الله، فإن
الله هو السلام،
ولكن قولوا: التحيات
لله،
والصلوات،
والطيبات،
السلام عليك
أيها النبي
ورحمة الله
وبركاته،
السلام علينا
وعلى عباد
الله
الصالحين،
فإنكم إذا
قلتم أصاب كل
عبد في
السماء، أو بين
السماء
والأرض، أشهد
أن لاإله إلا
الله، وأشهد
أن محمدا عبده
ورسوله، ثم
يتخير من الدعاء
أعجبه إليه
فيدعوه).
[-835-] İbn Mesûd'un şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resûlullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in arkasında namaz kıldığımız zaman son teşehhüdde
şöyle derdik: 'Kullarından Allah'a selâm olsun; şu meleğe, şu meleğe selâm
olsun.'Bunun üzerine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize dönerek şöyle
buyurdu: "Allah'a selâm olsun demeyin. Şüphesiz Selam olan sadece
Allah'tır. Fakat bunun yerine şu duayı okuyun:
التحيات
لله،
والصلوات،
والطيبات،
السلام عليك
أيها النبي
ورحمة الله
وبركاته،
السلام علينا
وعلى عباد
الله
الصالحين
[Et’Tehiyatu Lillahi ve’s-selevatu ve’t-teyyibatu es-selamun
aleyke eyyuhennebiyyu ve Rahmetullahi ve berekatuhu. Es-Selamun aleyna ve ala
ibadillahi’s-salihin.}
Çünkü siz bu şekilde Allah'ın salih kullarına selâm dilediğiniz
zaman, bu dua gökteki veya gök ile yer arasındaki Allah'ın her salih kuluna
ulaşır. Bundan sonra ise hoşuna giden dilediği herhangi bir duayı okumakta
serbesttir."
(Buradaki Tehiyyat’ın meali 459.sayfada var!)
AÇIKLAMA: (Teşehhüdden sonra okunması kulun tercihine
bırakılmış dualar, bu duaları okumak farz değildir) İmam Buhari bu başlığı
kullanırken bundan önceki konu başlığı altında zikredilen duanın emir kipi İle
okunması talep edildiği halde -okunmasının farz olmadığına işaret etmiştir.
Çünkü Abdullah İbn Mesûd'dan nakledilen rivayette "dilediği herhangi bir
duayı okumakta serbesttir" buyurul-muştur.
İmam Buhârî "Bundan sonra ise hoşuna giden dilediği
herhangi bir duayı okumakta serbesttir" ifadesi ile bir kimsenin namaz
kılarken dînî veya dünyevî istediği her hususta dua edebileceğini göstermek istemiştir.
İbni Battal şöyle demiştir: en-Nehaî, Tavus ve Ebu Hanife bu
konuda farklı düşünmektedir. Onlara göre bir kimse namaz kılarken sadece
Kur'an'da bulunan duaları okuyabilir. Bununla birlikte Hanefî mezhebinin
kitaplarında bu ifade mutlak olarak değil şu şekilde zikredilmektedir: Namaz
kılan bir kimse sadece Kur'an'da bulunan ve hadîs-i şeriflerde sabit olan
duaları okuyabilir. Bazı Hanefî Âlimlerin ifadeleri, Kur'an'da bulunan ve
me'sur olan dualar okunabilir, şeklindedir. Bu ifadede geçen me'sûr kelimesiyle
ilgili olarak şunlar söylenmiştir; Me'sûr kelimesi çok genel bir anlama
sahiptir ve kapsamı geniştir. Bu bakımdan merfû olan veya olmayan bütün
rivayetleri kapsamına alır. Tüm bu açıklamalara rağmen hadîs-i şerîften ilk
anda anlaşılan mana onların görüşünü çürütmektedir."
باب: من لم
يمسح جبهته
وأنفه حتى صلى.
151. Namazı Bitirinceye Kadar Secdede İken Alna Ve Buruna
Bulaşan Şeyleri Silmemek
Ebu Abdullah şöyle demiştir: "Humeydî'nin bu hadis'e
dayanarak namazda iken alnın silinmemesi gerektiği görüşünü savunduğunu
gördüm."
حدثنا
مسلم بن
إبراهيم قال:
حدثنا هشام،
عن يحيى، عن
أبي سلمه قال:
سألت أبا سعيد
الخدري فقال: رأيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يسجد في
الماء
والطين، حتى
رأيت أثر
الطين في
حبهته.
[-836-] Ebu Seleme, Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)'e kadir gecesiyle ilgili bir
soru sormuş da şöyle cevap vermiştir: "Ben Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in su ve çamurla kaplanmış mescid zemine secde ettiğini gördüm; alnında
çamur kalıntıları vardı."
AÇIKLAMA: (Namazı bitirinceye kadar secdede iken alna ve
buruna bulaşan şeyleri sil-memek) Bu başlıkla ilgili olarak Zeyn
İbnü'l-Müneyyir özetle şunları söylemiştir: "İmam Buhârî burada hem
Humeydî'nin görüşünü hem de bu görüşe dayanak teşkil eden rivayeti
nakletmiştir; yani hem delili hem de bu delile dayanarak hüküm beyan edeni
zikretmiştir. Fakat bu hükmü veren Hümeydî ile aynı görüşü kabul edip etmeme
konusunu müctehidin insiyatifine bırakmıştır; müctehid konuyu inceleyip
araştıracak ve ona göre hüküm verecektir. İmam Buhârî'nin bu şekilde hareket
etmesinin sebebi, burada zikredilen delilin birbirinden farklı birkaç ihtimal
taşımasıdır. Çünkü çamurun izinin alında kalması, alnı silmemek gerektiğini
zorunlu olarak göstermez. Zira alın silindiği halde çamurun izinin yine de
kalması mümkündür. Ayrıca unuttuğu veya dalgın olduğu İçin alnını silmediğini
de düşünebiliriz. Tüm bunlara ek olarak şu ihtimaller de söz konusudur:
1. Resûlullah rüyasının sadık olduğunu göstermek için alnını
özellikle, kasıtlı olarak silmemiştir.
2. Alnında çamur izinin kaldığını düşünmediği için silmeye
kalkışmamıştır.
3. Alna bulaşan şeyleri silmemenin caiz olduğunu göstermek
istemiştir.
4. Alna bulaşan şeyleri silmemenin, silmekten daha evlâ olduğunu
göstermek istemiştir. Zira az da olsa alnı silmek namaz kapsamında olmayan bir
harekettir. İşte tüm bu ihtimaller söz konusu olduğu İçin İmam Buhârî bu
rivayetle Humeydî'nin hükmü için doğrudan istidlalde bulunmamıştır. Zaten
Resûlullah'ın Allah'a yaklaşma anlamı taşımayan cibîllî fiileri söz konusu
olduğunda böyle hareket etmek gerektiği bilinen bir husustur."
Alnında çamur kalıntıları vardı ifadesi" bu çamur
kalıntısının secde yerine alnı koymayı engellemeyecek kadar az olduğu anlamında
alınmalıdır. Bu rivayetle ilgili ayrıntılı açıklamalar konu başlığı altında
konu zikredilecektir.